Kendini İfade Etme Biçimi Olarak Sosyal Görünüş

Birey kendisini kendi dışındakilerden ilk olarak görüntüsüyle ayırt etmeye başlar ve bu ayırt etme yaşam boyu gelişerek devam eder. Bireyin yaşadığı çevre, içinde bulunduğu koşullar, dünya görüşü değiştikçe kim olduğuna verdiği/vereceği cevaplar da değişim gösterir. Bu çeşitlilikle en çok yükseköğretim döneminde karşılaşılır, bu dönemde daha fazla konuda seçim yapmak, karar vermek, sorumluluk almak gerekir ve kimlik yapılanması/kişilik oluşumu bu dönemde hız kazanır.

Bireylerin fiziksel özelliklerine çok fazla önem verdikleri ilk gençlik döneminde sosyal görünüşleri de giderek önem kazanmaktadır. Diğer insanlar üzerinde etkili bir izlenim oluşturmak sosyal kaygı düzeyi ve benlik saygısı için oldukça önemlidir. Bireyin kendini ifade etme araçları ve şekli de çağa bağlı olarak değişim göstermektedir.

Günümüzde sosyal medyanın yaygın kullanımı ile bireyler akademik, profesyonel ve kişisel her alanda istedikleri kitlelere hızla ulaşabilmekte, bilgi paylaşımında bulunabilmektedir. Bu platformlar artık bireyin “markasını” oluşturmaktadır. Sosyal medya alanlarında ki bilinirliklerini öğrenmek ve artırmak, sosyal medya üzerinden etkileşim kurmak bireyin kabul görme ve kimlik oluşturma sürecinde önemli bir yer tutmaktadır.

Popüler kültürün yarattığı kusursuz fiziksel görünüş algısı ile bireyler kendi beden algıları ve sosyal görünüşleri bakımından başkalarının onları nasıl algıladıkları üzerine daha acımasız düşünceler geliştirmektedir. 21.yüzyılın insanı kendi benliğinden sanal benlik oluşturmaya doğru bir yolculuğa çıkardığını söyleyebiliriz. Bu durum olduğundan farklı görünme, onaylanma kaygısı ile her anında bireyin sahip olduğu “benlik” (olduğu kişi) ile “ideal benlik” (olmasını istediği kişi) arasında ki boşluğun artmasına neden olmaktadır.

Kişinin sosyal görünüşü ve kendini ifade etme biçiminde ki dönüşüm yaşam boyu devam etmekle birlikte bireyin sosyal çevresi de bu konuda önemli bir etkiye sahiptir. Sosyal görünüşte yaşanan değişikliklere verilen tepki kimlik oluşumu ve kendini kabul sürecinde oldukça etkilidir. Sosyal görünüş bireyin kendisini ifade etmesi gereken bir olgudan, kendisini başkalarına ispat etmesi gereken bir yüke dönüştükçe, kendini kabul ve sosyal uyum sürecinde zorluklar yaşanmasına neden olmaktadır.

Genç yetişkinlerin kendilerini sosyal görünüşleriyle ifade etme biçimleri noktasında olumsuz değerlendirmeleri, kendilerini beğenmemeleri, her yönüyle kendilerini kabullenmemeleri, bunun yanı sıra diğer insanlar tarafından olumsuz değerlendirileceği düşüncesi; kendilerini değersiz, özgüvensiz ve kaygılı hissetmelerine neden olmaktadır. Bu gibi duygular ilerleyen süreçlerde depresyon, kaygı bozuklukları ve kişilik bozukluklarına neden olabilir.

Bu durumda kişi entelektüel birikim, özgüven, gerçek sosyal ilişkiler, zihinsel ve felsefi gelişim ile varoluş yolculuğuna devam etmeli ve bu durumun ömür boyu sürecek bir serüven olduğunu unutmamalıdır.

Sosyal görünüş kaygısı hisseden, yaşadığı psikolojik zorluklarla baş edemediğini düşünen öğrencilerimizin okulumuzdaki rehberlik ve psikolojik danışmanlık biriminden destek alması güçlü bir seçenek olarak zihinlerinde yer almalıdır.

KAYNAKÇA:

  • Özteke Koza, Hatice İrem ve Hamarta Erdal ( Temmuz 2017), Beliren Yetişkinlikte Beden İmgesi: Bağlanma ve Sosyal Görünüş Kaygısının Rolü, (Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Cilt:7, Sayı:48)
  • Kılıç, Mehmet (2015), Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Görünüş Kaygıları ile Benlik Saygıları ve Yalnızlık Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, (Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü)

Rehberlik ve Psikolojik Danışman

Burcu DURAN GÖK